5 Haziran 2011 Pazar

pazar günleri

Her pazar günü aynı duygularla kalkıyorum yataktan. İki ayrı düşünce arasında gidip geliyorum yani.. Önce diyorum ki hayatımda birisi olsaydı ve biz bugün pazar gününe yakışacak şekilde uzun ve keyifli bir kahvaltı yapsak ve ardından  plansızca doğa gezileri yapmak üzere dışarıya çıksak diye hayal kurup, ardından "....amaaan iyiki yalnızım kendi keyfimin kahyasıyım işte.." diye bi güzel seviniyorum.. Bunun ortası yok mu? Bildiğimiz bir gerçeği yineleyelim:Hep sahip olmadıklarımızı özlüyoruz. Evliyken pazar sabahları dilediğim zaman uyanmayı ve hiç bir şey yapmamayı  özlediğim zamanlarım olmuştur. Çünkü o zamanlar kendim hariç herkes için birşeyler yapmak üzere pazar günü olmasına rağmen erkenden kalkar ve gece yatana kadar koşuşturma içinde geçerdi. Oturduğum yerin sayfiye yeri olmasından dolayı hafta sonları misafirim hiç eksik olmazdı. Mangal keyifleri en iyi ben de yaşanırdı sanırım. Dışarıdan bakıldığında imrenilecek kadar meşguldüm. Aile ve arkadaş çevresini memnun etmeye çabalamakla geçen bir 10 yıl...... Şimdi o memnun etmeye çalıştığım insanların (kızım hariç) hiç birisi yanımda değil...... Yani 90'lı yılların unutulmaz şarkısında Candan Erçetin'in de söylediği gibi; "DÜNYADA ÖLÜMDEN BAŞKASI YALAN!..."  Farkındayım, keyifli olması gereken bir pazar günü için çok karamsar bir yazı oldu...... Ama bu yazı bile bir gün bir YALAN olacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder